28 Aralık 2014 Pazar

Hüzün Vakti -2-


Umudun ve umutsuzluğun ötesinde kapılarını herkesten gizlediğimiz renksiz bir bahçedir hüzün. Ya da kalbimizde zamansız açan, renklerini seçemediğimiz soluk bir çiçek.. Bu dünyaya ait olmadığımızı hüzün bulutları hatırlatır bize, hüzün rüzgarları okşar ruhumuzu.,  Yalnızlığımızı durup dururken iliklerimize kadar hissettiren bir yaşam iksiridir hüzün. Dağlara, denizlere, gökyüzüne bakarken, yıldızları sayarken, uzaklara giderken çağrılmadan gelir ve üşüşür yüreğimize. Sessizlik suretinde ötelerden gelen davetsiz bir misafirdir  hüzün. Ne eleme benzer, ne acıya, ne mutsuzluğa ne de ızdıraba benzer hüzün. Ne bir kırgınlıktır hüznün karşılığı ne de küskünlük. Her insan üzülebilir ama hüzünlenemez.Bambaşkadır hüzün, gam, keder, dert gibi değil..
Sözcüklerin gücü yetmez hüznü anlatmaya, çünkü hüzün yaralı harflerin oluşturduğu ufacık bir kelimedir ve hüznün karşılığı sadece hüzündür.

Sevinç kuşları gibi aniden kanat çırpıp gitmez penceremize konan hüzün kuşları. Kırk yıllık dostumuz gibi gelir hüzün elini atar omzumuza ve karanlık sokaklarda uzun bir gezintiye çıkarır bizi Gücümüzü yitirene dek sağır ve dilsiz dolaşır dururuz. Adını koyamadığımız, sırrına eremediğimiz gerçekler ayan olur, hüzünle el ele gezerken. Hüzün kalp aynasında dünyanın buğusunu silerken gördüğümüz kendi yüzümüzdür. Hüzünle çıkılmayan yolun vuslatı da olmaz.

Hüzün, ıssız bir sahil..bir gurbet akşamı ansızın ortasına düştüğünüz bir veda sahnesi.. Ya eski bir fotoğraf karesi alır çeker sizi içine ıssızlığın ya da uzaklardan duyulan bir hıçkırık sesi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder